içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Aynalı Pazar

Bugun...
Deprem Tartışmalarında MİMARLIK Mesleğinin Sorumluluk ve Yükümlülükleri Unutulmasın..

Öncelikle belirtmek lazım; MİMARLIK mesleği, bina tasarım ve inşasın, tüm yapılaşmanın koordinatör mesleğidir. Zemin yapısından tesisat projesine, akustik uzmanından statik uzmanına kadar tüm yapı meslek uzmanlarının koordinasyonu, öncelikli tayini MİMAR’a aittir. Hatta yapı denetim firmasının belirlenmesi için havuza yapının bildirilmesi, seçimi süreci bile mimar tarından belirlenir. Ruhsat veya iskânda yasal olarak görevli ve kontrolü elinde tutan kurumun öncelikle mimarı muhatap alması vb. gibi mimarlık mesleği koordinasyon hizmetleri tarif edilmiştir.

Bu çerçevede mimarın çalışma konusu,yaptığı iş ve hizmetler ile sorumluluk ve yükümlülüklerini hatırlayalım..;

-Arsaya yapının yerleştirilmesi, hatta arsanın tespiti,

-Arsaya yapılacak binanın yeri ve yönünün tayini,

- Tasarıma başlanan binanın biçimi ve formunun belirlenmesi,

-Binaya bodrum kat yapılıp yapılmayacağı,

Çatı arası, kat adedi ve yükseklikleri,

-Zemin işyerleri, asma katlar, yumuşak katlar ile kısa kolon etkisi yapan duvar, vitrin, pencere, bina doluluk boşluk oranları,

-Binanın ahşap, çelik, betonarme, vb. malzeme ve taşıyıcı sisteminin belirlenmesi,

-Taşıyıcı sistemin temelden çatıya, temelden kolon kirişe tayini, perde kolonlar, asmolen döşemeler, vb. gibi taşıyıcı sistemin tayini,

-Yapının tüm taşıyıcı ve sağlamlık sistemini belirleyen; sıhhi tesisat, elektrik tesisatı, kalorifer tesisatı, teknik depolar vb. gibi mekanların ve elemanların seçimi, yer tespiti ve konumlarının, işlevlerinin mimari tasarımda belirlenmesi,

-Ruhsat sürecinde koordinatör meslek olarak tüm uzmanların bir araya getirilmesi, hazırlanan belge, rapor ve projelerin birbiriyle koordinasyonu, eksik ve yanlışların belirlenip düzeltilmesi için diğer mesleklerle çalışma yapması,

-Yapı denetim firmasının belirlenmesi için Bakanlık sistemine (havuzuna) yapı bilgilerin atılıp tayininin sağlanması,

-İnşaat sürecinde öncelikli değişikliklerin, zorunlu tadilatların öncelikle mimara bildirilip olurlarının alınmasıyla tadilat/ilave ruhsatı için mimari ve diğer rapor-belge-projelerin hazırlanması,

- İnşaat yapım aşamasında; 2 katı geçmeyen 200 m2 (kentlerde) veya 500 m2 (köylerde) alanlı inşaatların doğrudan Fenni Sorumluluğunun, bir başka deyişle TUS(Teknik Uygulama Sorunluluğunun) mimarda olduğu, bunlarındışında ve Yapı Denetim Sistemine tabi binalarda ise MUS (Mesleki Uygulama Sorumluluğunun) mimarda devam ettiğinin tespit edilmesi,

 

-Yapı bitiş ve iskan aşamasında binanın kontrolünden doğrudan sorumlu, yani yapı denetim firma kontrolörleri veya 4’lü TUS’lar, şantiye şefleri haricinde imzası talep edilen proje müellifi olarak sadece mimarın imzasının aranması, bina bitiş aşamasında doğrudan sorumlu olduğu,

-Yapım aşamasında, diğer uzmanlardan daha fazla bir sorumluluk olarak “Fikir ve Sanat Eserleri yasasına” tabi olunması, her türlü değişiklik ve ilavelerin öncelikle mimarın müelliflik ve telif hakkı dolayısıyla, projeyi hazırlayan tasarlayan ruhsatlandıran mimarın oluruyla mümkün olması,

-Hatta bu sorumluluğun bina kullanıldığı sürece var olduğu, müelliflik ve telif hakkının mimarın ölümünde 70 yıl sonra da mirasçılarına ait olduğu,

Mimarın tüm bunlardan sorumlu, yükümlü, hak ve görevlere sahip olduğu bilinmelidir.

Tüm bu bilginin öncelikle mimarlar tarafından bilinmesi, bilginin işlenmesiyle bilinç oluşturulması, meslek etiği açısında önemli bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor.

Son depremde, bina yıkımının yapısal ve binalara ait yanlışlıkları 4 madde de özetleniyor,

1)Zemin kat işyerlerine sahip binalarda duvarsız vitrinli cepheler, yüksek katlı ve ince kolonlar ile yapılmasıyla oluşan “yumuşak kat” etkisi,

2)Yine özellikle zemin kat ve bodrum kat işyeri olan binalarda kolondan kolona açılan bant pencerelerin yapılmasıyla oluşan “kısa kolon” etkisi,

3)Mal sahipleri, müteahhit ve kullanıcıların “İşyerimde ortada kolon olmasın, oturma odamdaki büyük salonun ortasından kiriş geçmesin...” türü taleplerle taşıyıcı sistemi zorlama pahasına ağır ve geniş mesnetlere tutturulan “asmolen döşeme vb. gibi ağır tavan ve taban betonarme döşemelerin” etkisi,

4) 1940’lı yıllardan beridir (deprem yönetmeliğinde yer alan kat alnının %1,5-3 gibi değerlerle) kolon yerine yatay, yanal ve düşey deprem yükleri yok eden “perde kolon” eksikliğinin etkisi;...

Maalesef yapısal olarak baktığımızda, bu bina hasar etkisini yaratan etkilerin mimari tasarımda öncelikle belirlendiği, daha sonra statikçi inşaat mühendisleriyle, zemin teknik mühendisleriyle tartışılarak geliştirildiği görülmektedir.

Tabidir ki, yapı tasarımı ve uygulaması dışında, kentlerin gevşek ve sıvılaşma zemine sahip alanlarda planlanması, bu alanların tespiti ve yapıya hazırlanması için zemin sağlamlaştırması önemlidir. Fakat sağlam zemin seçimi veya çürük zeminin sağlamlaştırılması yeterli değildir, deprem riskinin bertarafının tek başına çözümü değildir.

Öbür yandan, bir yapının inşaat aşamasında çok sağlam inşa edilmesi, projesine uygun nitelikte yapılması da tek başına çözüm değildir.

Deprem bize gösteriyor ki, eğer bir binada tasarım hatası varsa diğer önlem ve uygulamaların hiçbir hükmü kalmıyor. Yapının; biçimi, formu, taşıyıcı sistemin cinsi, malzemesi, boyutu vb gibi öncelikli tasarım verileri mimarlar tarafından oluşturulmaktadır. Diğer uzmanlarla tartışarak geliştirilmektedir.

Bir mimar olarak çuvaldızı kendimize batıralım, iğneyi başkalarına....

 

Mimar İsmail ERTEN

Bu yazı 12319 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum